Gerçekliği ve saflığı oyunlaştırmadan gözler önüne seren birisi var sinema dünyasında… Gerçekçi tavırları ile her karesi ve senaryosu; insanın içine işleyen bir yönetmen.
Nuri Bilge Ceylan hayat akıp giderken dillendirilmeyen ne kadar kavram var ise üzerine gidiyor. O, izleyicisinin ve oyuncularının en gizli yerlerine, en derinine gidip sevgisiyle, nefretiyle, sitemiyle, öfkesiyle, merhametiyle tüm duygu durumunu söküp çıkartıyor…
Kimi zaman sıkılabilirsiniz fakat aslında gördüğünüz kendi gerçeğinizdir. Mesela gergin bir olay sonrası çalan telefonu açtığınızdaki ses tonunuz, sabah bakkala gıderken yolda gördüğünüz bır adamın size hissettirdikleri, yasak ilişkiler peşinden koşarken yaşadıklarınız, ya da olmadık zamanlarda dahi kendi çıkarlarınızı düşünmeniz yani kimseye anlatılmayan kendi gercekliğiniz… Aslında bütün bunlar bir ses, bir mimik olur hayatımızda ve hayatı en saf hali ile yakalayan Nuri Bilge Ceylan tarafından gözler önüne serilir.
Bu adam bir meddah! Karagözü, Hacivatı ve Zennesi ile…
Sahnesini kendisi kuruyor ve gerçekliği anlatıyor.
Yazılan senaryoya bu kadar uygun karakteristik oyuncuları yerleştirmesi ise gerçekliğinin ayrı bir boyutu. Çalıştığı oyuncular sık tekrar yaptırmasından bahsediyorlar. Böylelikle oyuncularının zırhlarını ve maskelerini bir kenara atıp, inandığı insanların asıl gerçekliklerini, ezilmişliklerini, bastırdıkları gerçek benliklerini mütevazi bir şekilde ortaya çıkartıyor.
Aldığı ödüllerin hiç biri damıtılmış zekası ve mantıksal bir yaklaşım ile durumu sorgulayan, gerçeğin tatmin ettiği bu adamı ne durdurdu ne de hızlandırdı… O her zaman bir gerçekliğin peşindeydi…
Eğer siz de sanatın gerçekliğine bir davetiye arıyorsanız Nuri Bilge Ceylan’nın dünyasına gitmelisiz.
Yorumlar
0 yorumlar