9-5 iş hayatından bıkan, en orijinal fikrin kendisinde olduğunu düşünen, Instagram, Snapchat hatta WhatsApp için “Ya ben bunu zamanında düşünmüştüm” diyen herkesin dikkatini çekebilecek bir simülasyon oyunu: StartUp Company.
Black Friday indiriminde ağıma düşen oyunlardan olduğu için bu tarihte hala Early Access olduğunu göz önünde bulundurup bu oyundan bahsederken biraz insaflı davranmaya çalışacağım. Özetle:
Tl;dr: Bu oyuna early access’te 18tl vermeyin, candy crush oynayın.
Steam’de 10 saat oynadığım alenen gözükmesine rağmen ne yazık ki düşüncem bu yönde.
Hovgaard Games tarafından geliştirilen bu oyunda, ister kendi aplikasyonunuzu üretip sırf onu geliştirerek şirketinizi büyütebilirsiniz ya da düşük-orta-yüksek aciliyeti olan projeler alıp onları hazırlayabilirsiniz.
Oyuna başlarken, tutorial’a dair tek şey de “borç al, sonra yazılımcı ve satışçı işe al ve çalışmaya başla” minvalindeki mail. Bu mailde aynı zamanda tutorial’ı özellikle pek dahil etmediklerini oyunun geliştiricisi de belirtiyor. Aslında oyunu kullanıcıya keşfettirmeye yönelik oyunları severim ama yine de biraz daha yönlendirme gerekebiliyor. Bundan dolayı oyunla ilgili kısa bir “başlangıç rehberi” ile beraber yorumlarımı yazıyor olacağım. (Dikkat! Bolca spoiler içerir!)
StartUp Company, gerçekçi bir yaklaşımla bankadan borç alma sahnesiyle başlıyor.
40,000$ borcumuzu aldık, oyuna başlıyoruz. İlk önce sıkıcı gri ufak bir ofise yerleşiyoruz. Masalar alıp bir yazılımcı (developer) ve bir de satışçı (sales executive) işe aldıktan sonra çalışmaya başlayabiliriz. Satışçımız bize kontratlar buluyor, yazılımcıya kontrata göre componentlar ürettirip satıyoruz. Bir süre böyle devam ediyor, para kazandıkça sr. yazılımcı (lead developer), tasarımcı vb. alarak daha pahalı ve detaylı kontratları da alabiliyoruz.
“Peki şu en bi’ orijinal fikrimizle yapacağımız aplikasyon hikayesi ne oldu?” diye sorabilirsiniz tabii. Buna cevabım isteyen yine yapsın aplikasyonunu şu sağ üstteki “Create Product” düğmesinden olacak ama hobi olarak yapsın. Arkadaş, eş-dost kullanır onu şu aşamada ancak. Önce şirketi büyütmek gerekiyor, bolca yazılımcılar tasarımcılar almak gerekiyor. Sonrasında ürününüzü çıkartabiliyorsunuz. Ürünü seçerken dikkat etmeniz gereken en önemli detay, aşağıdaki ekran görüntüsünde sağda gördüğünüz grafiklerde hangi platformlar yazıyorsa bir sonraki slide’da çıkacak feature’ları ona göre seçmek. (Örneğin Streaming service seçecekseniz desktop feature’larıyla uğraşmayın)
Ne yazık ki çıkaracağımız ürünün başka bir detayına hakim olamıyoruz. Hedef kitlesi, insanların ürüne yorumları, ürünün hangi sektöre yönelik olacağı vs. gibi bir kısıtlama yok. Sadece piyasaya sunduktan sonra “Hype”ını yüksek tutmamız gerekiyor ki kullanıcı sayısı devamlı artsın. Bu detaylara zaten oyunu oynarken kısa sürede hakim olursunuz.
Buraya kadar güzel geldik, ama oyunun ilerleyen aşamalarına atlarsak oyunun patladığı noktaya geliyoruz. En büyük ofisi tuttunuz, kafanıza göre dekorunu yerleştirdiniz diyelim… (Kimse bir Sims performansı beklemiyor ama ofis mobilyalarında biraz daha fazla seçenek olması güzel olurdu tabii.) Başarılı bir ürününüz var, deli gibi para kazanıyorsunuz.
Bu noktadan sonra ürünü maksimum seviyeye yükseltmek için uğraşabilirsiniz. Yeni ürünler çıkartabilirsiniz. Rakip ürünlerin hisse senetlerini alıp ortak olabilirsiniz. Ama ne yaparsanız yapın yeni bir şey yapamazsınız. Oyunun kısa süre içerisinde patladığı nokta da bu oluyor. Yapımcılar oyunun sonu ile ilgili hiç bir hedef/amaç koymamışlar.
Tabii ki 10 dolarlık bir bağımsız oyundan AAA oyunu performansı beklemiyorum ama en azından oyun içerisinde piyasada ‘en çok indirilen’ aplikasyon olma, hisse senetlerini belirli bir değer üzerine çıkartma hedefleri olabilir. Farklı ofislere geçmek, farklı fiyat/yapıda ofis binaları bakmak parayı harcamak için iyi bir çözüm olur. Daha önce de bahsettiğim gibi kullanıcı yorumları/değerlendirmeleri eklenebilir, ürünleri belirli bir kitleye beğendirmek için değiştirmek… Hatta şirket içinde anlaşmazlıkları çözmek (belki ona göre ekibin oturduğu yerleri alanlarını vs. değiştirmek/geliştirmek) gibi bir çok opsiyonla oyunda para kazanıldığında yapılacak şeyler artırılabilir. Çünkü bu şekilde iyi kazanır duruma gelmek çok kolay ve para kazandıktan sonra yapacak hiç bir şey yok.
Şu anda early access olduğunu göz önünde bulundurup yapımcıların oyuna biraz daha detay/kişilik katmasını bekliyor olacağım. Ama oyun bu haliyle oynanabilir bir içerik varyasyonuna sahip değil ne yazık ki.
Başlıktan da anlayabileceğiniz üzere Indie oyun yazılarımız devam edecek. En nihayetinde, bu oyunu pek tavsiye etmesem de her sektördeki bağımsız markaları 2HBN olarak destekliyoruz. (Bkz. Project Hospital, Oxygen Not Included, Don’t Starve Together yazılarımız)
Sizin de önereceğiniz oyunlar varsa yorum olarak ya da mesajla iletirseniz çok seviniriz.
Bonus:
Tüm bunlardan sonra yine de oyunu denemeyi düşünen varsa iki güzel tüyom var sizin için. Oyunun ortalarından itibaren daha hızlı para kazanmak için, direkt kontrat kabul etmeyin, önce yazılımcılarınıza tüm modüller ve component’lardan onar yirmişer ürettirin. Bir süre yazılımları biriktirdikten sonra da “high urgency” kontratları alın. Bunlar elinizdeki malzemeye göre en fazla para alabileceğiniz kontratlar olacaktır, hazır malzemeniz olduğu için de anında cevap verebilirsiniz. Konkur/ihalelere gireceğiniz zaman da yine low/medium urgency kontratlarla uğraşmayın. High urgency’lerde de teklifinizi turuncu barın başlarında tutun, en fazla aşağıdaki ekran görüntüsünde gösterdiğim noktada olsun. Bu noktadan tüm High Urgency’leri kazanabilirsiniz.
İkinci tüyom ise, şirket çalışanlarının sürekli morallerinin bozulduğunu ve tatil istediklerini fark edeceksiniz. Bu noktada (özellikle HR Manager varsa çok kolay oluyor) oyunu durdurup tüm çalışanları aynı anda tatile gönderin. Böylece herkes tatile çıktığından 3 günlük asla bitmeyen tatil süresini şirketinizde iş aksaması olmadan, “Jump to start of the day”e tıklayarak tek tuşla çözebilirsiniz. Ve tabii tıkladığınızda herkesin %100 mutluluğu ve iş verimi olması da cabası.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.