in

Overwatch İlk İzlenimler

2014 Blizzcon’da Overwatch ‘ın duyurusu yapıldığında bünyemde dev bir şaşkınlık ve bununla beraber merak uyandırmıştı. Şaşkındım çünkü Blizz’in üzerinde çalıştığı bu gizemli projenin asla bir “competitive shooter” olacağını tahmin etmiyordum. Meraklıydım çünkü Blizz’in daha önce hiç adım atmadığı bir türe ne yenilik getireceğini görmek istiyordum. Overwatch yaratan ekibin hala tam olarak ne olduğunu bilmediğimiz “Titan Project”in üzerinde çalışıp sonuçlardan memnun kalmadıklarında yenilgiyi kabul edip iptal eden ekip olduğunu öğrenmek, bahsettiğim merakı 5 ile çarpmıştı.

Aradan geçen iki senede,  yıllardır üzerimde taşıdığım “bana beta key gelmez” laneti kendini gösterdi ve bu oyuna karşı iştahımı “seçilmişler”in twitch yayınlarıyla bastırmaya çalıştım… Ta ki 3 mayıs Salı gününe kadar. Yalan söylemeyeceğim, bana early open beta şansını tanıyan pre-order opsiyonunu satın alırken (Origins Edition), “Ya blizz bu sefer yapamadıysa?” kuşkusunu ağır olarak yaşıyordum. Neyse ki yanılmışım…

Oyun daha karşılama ekranında oyuncunun gönlünü çalmayı başarıyor. Ustaca sadeleştirilmiş ana menü ve artık Blizz geleneği haline gelmiş iyi bir soundtrack ile oyun size güzel bir hoşgeldin diyor.

Tutorial Önemlidir!

Kullanma klavuzlarına duyduğum nefret ve sabırsızlığı erteleyip kendimi tutorial’a atıyorum. İlk gördüğüm şey; Overwatch güzel gözüküyor. Bahsettiğim güzelliğin temelinde daha önce hiç bir oyunda görmediğimiz yeni grafik teknolojisi falan yok. Tam tersine, oyunun çok oyuncuya daha rahat erişebilmesi için grafik kartı dostu bir motor kullanıldığını söyleyebilirim. Oyunu güzel gösteren şey, ustaca yapılmış level tasarımları, canlı/dinamik renk paleti ve (yazının devamında detaylıca bahsedeceğim)  incelikle işlenmiş karakter tasarımları.

Oyun, Blizz’in felsefesi haline gelmiş olan “öğrenmesi kolay, ustalaşması zor” (“easy to learn hard to master”) ilkesini benimsemiş durumda. 10 dakikalık bir tutorial sonunda oyunda ihtiyacınız olacak tüm hayati bilgileri kavramış bir şekilde Quick Match’e atılmaya hazır oluyorsunuz.

Overwatch - Oynanış
Overwatch – Oynanış

Henüz Competitive Play (bu mod closed beta’da denenmişti) açık olmadığından dolayı diğer oyunculara karşı Quick Play ve Brawl tipi maçlar oynanabiliyor. Quick Play, levelınıza göre eşleştirilmesi yapılan rastgele oyuncularla, Brawl ise tamamen rastgele bir şekilde size verilen karakterler ile oynama şansı sunuyor.

Oyun dahilinde seçebileceğiniz karakterler 4 ana tipe ayrılmış durumda. Bunlar; Offense – Defense – Support ve Tank. Overwatch, karakter seçimininde herhangi bir sınırlandırmaya veya engellemeye gitmiyor fakat sizi yönlendiriyor. Denk geldiğiniz maçlarda bazen aynı karakteri tercih etmiş 2 oyuncu daha olabiliyor takımınızda. Maç başlamadan önce karakter seçimine ayrılmış ekranda takımınızın eksiklerini ya da fazlalıklarını göstererek sizi uyarıyor. Bu uyarılar çok önemli çünkü Overwatch, iyi bir oyuncu olmayı değil uyumlu bir takım olmayı ödüllendiren bir oyun. Bu özelliği ile Overwatch ’ı Team Fortress 2 + Heroes of Storm’un  karışımı olarak görebilirsiniz. Tahmin edeceğiniz üzere çoğu maçta (belki piyasadaki diğer popüler FPS’lerin de etkisiyle) çoğu oyuncunun tercihi DPS ağırlıklı karakterler oluyor. Bu seçimin temelinde yatan en büyük etkende herkesin içindeki  “maçın kill birincisi olma” hayali belki de. Ama o da ne?! Overwatch, maç sonuçlarında kimin ne kadar “leşi” olduğunu bile göstermiyor, bununla da çok ilgilenmiyor açıkçası. Tam tersine maç içersinde takım ve map objective’in menfaatine gerçekleştirdiğiniz eylemler ile puanlanıyorsunuz. Örnek vermek gerekirse, takımın tank’ı iseniz, ne kadar damage blokladığınıza, support oynaydıysanız ne kadar heal dağıttığınıza göre experience kazanıyorsunuz.

Overwatch bir takım oyunu!

OW’ın asıl odağı takım oyunu olduğu için oyun modları ve haritalar da bölge ele geçirme + bölgeyi elinde tutma ekseninde yaratılmış. Oyun size maç içinde de istediğiniz zaman karakter seçiminizi değiştirme imkanı sunuyor. Bu gerçekten OW’i aynı platformdaki rakiplerinden ayıran önemli bir özelliği. Maçtaki mission objective’e ve maçın gidişatına göre kadro değişikliği yapmak, oyuncu için sadece bir lüks değil aynı zamanda taktiksel bir zorunluluk. (Maçın bitimine 2 dk. kaldıysa ve saldıran taraf sizin takımsa belki de takıma 3 adet Bastion (defans) gereksizdir ☺)

overwatch - bastion
Overwatch – Bastion

Mission objective demişken, maçlarda zaferi sadece bu hedefler üzerinden kazanabiliyorsunuz. Nice maça denk geldim ki, kill/death oranlarında karşı takımdan daha üstün olmamıza rağmen, kötü takım formasyonu ve skor açgözlülüğü yüzünden maçı son 10 saniyesinde kaybettik.

Her maç sonunda ekrana gelen score board’un öncesinde ve sonrasında Blizz hoşuma giden iki güzel yenilik getirmiş. Maç bitiminde, bir kill cam ekranı ile maçın en etkili oyuncusunun en etkili anının tekrarını veriyor. Bu anlar genellikle maçın gidişatını değiştiren map objective çevresinde yaşanmış kritik kill streak’ler oluyor. Daha sonrasında oyun içerisindeki dereceniz için, verdiğiniz damage attığınız heal, map objective’lerde harcadığınız vakitlere göre gold/silver/bronze ödüller alıyorsunuz. İkinci sevdiğim yenilik bundan sonra gelen ekranda, o da şu; kendi branşında başarılı olmuş 5 oyuncu, istatistikleriyle ile geliyor (kazanan/kaybeden olmaktan bağımsız). Bu esnada herkes karışık ve anonim olarak bu 5’li arasındaki favorisine oy veriyor. Asıl etkileyici olan nokta, oylamadan rakip takımdaki oyuncuya da (+) verebiliyorsunuz. Oyunun betasında birinci seçilen oyuncu o maç için “epic” ünvanı kazanıyor. Beta sırasında bu puanlama sisteminin reel bir getirisini göremedim fakat Blizz’in oluşturduğu bu “itibar” sisteminin oyunun ilerleyen fazlarında oluşturulacak bir rütbe/ödül mekanizmasına oturtulacağını düşünüyorum. Belki maçın en çok kill almış DPS’i olamayabilirsiniz ama güzel oynanmış bir support ile hem takımınızın takdirini hem de rakibin saygısını kazanabiliyorsunuz. Score’dan bağımsız gelişecek böyle bir itibar sistemi, match making’lerde kaliteli oyuncularla kaliteli oyuncuları biraya getirebilir ve bu gerçekten özlediğimiz bir multiplayer kültürü.

OW’da toplam 21 adet karakter bulunmakta. Bu rakamı ilk duyduğumda, karakterlerin bazılarının birbirlerinin copy/paste’i olmasından korkmuştum. Oyunda geçirdiğim ilk 3 saatte bu konuda ne kadar yanılmış olduğumu gördüm. OW’u bu kadar övgüye boğmamı sağlayan ana unsurlardan biri şüphesiz barındırdığı karakter çeşitliliği. Her bir karakter, üzerinde yıllarca çalışılmış birer konsept eseri. Seslendirmeleri, zafer pozları, back story’leri, takım içindeki görev/fonksiyonları, ulti.leri vb. her şey üzerinde incelikle ve sabırla çalışıldığını gösteriyor. Her karakterin hareket hızı, silah gücü ve yetenekleri birbirinden çok farklı da olsa Blizz, karakteri hızlı öğrenebilmemiz için çok kolay erişilebilir bir tutorial ekranı yedirmiş oyunun içine. Diyelim ki rastgele karakter seçimi yapılan Brawl moduna girdiniz ve daha önce hiç kullanmadığınız bir karakter geldi. Tek yapmanız gereken F1’e basılı tutmak. Karakterinizin silah değerlendirmesi, yeteneklerinizin ve ultilerinizin artı ve eksileriyle nasıl kullanıldıkları çok basit bir şekilde açıklanıyor.

Overwatch - Karakterler
Overwatch – Karakterler

Bahsettiğim 21 karakter içinde boş bir karakter yok. Belki benim gibi “beceremediğimiz” birkaç karakter olacaktır ☺ ama oyun size öyle ya da böyle tüm karakterleri mutlaka denettiriyor. Her bir karakter gerek tasarımı, gerek back story’si, gerek seslendirmesi olsun konsept çalışmasında yüzlerce saat dökülmüş olduğunu belli ediyor. Bazı yetenekleri veya ulti’leri şu çok OP olan karakterlerimiz mevcut (maçlardaki seçilme oranlarından da anlayabiliyorsunuz) fakat süphesiz ki Blizz, oyun canlıya alınana kadar ve daha sonrasındaki ince ayar patch’leriyle genel dengeyi güzelce oturtacaktır. Geçmişte yaptıkları başarılı işler bunu kanıtlar nitelikte. Her karakterin skin, emote, zafer pozu, favori lafları oyunda kazandığınız OW Currency ile alınabiliyor. Şakası yok, her karakter için 54 adet farklı kozmetik modifikasyon var. Bu bahsettiğim modifikasyonlar daha ilerde oyunda olacak micro transactions ile, satın alınabilir olacak. (Bkz. Hearthstone, Heroes of the Storm) Bu bağlamda oyunun eleştirdiğim taraflarından biri ortaya çıkıyor, o da satış fiyatı. Blizz’in zaten bu oyundaki micro-transaction’lar sayesinde kazanacağı paralar az çok belliyken bir de üstüne 60$’lık etiket çakması hiç adil olmamış. Bu rakamın Battlenet TR satış fiyatı ise tam tamına 60€. Oyunun kutu versiyonunu D&R 200 TL’e satacağını açıkladı. Burada tartıştığım şey oyunun bu rakamı hakkedip hakketmediği değil. Fakat neden daha düşük bir fiyat aralığı ile erişebilecekleri oyuncu kitlesini biraz daha büyütmediler, bunu aklım almadı. Fiyata isyan konusunda da yalnız sayılmayız, şu anda tüm yabancı forumlarda bu konu ciddi bir isyan çıkarmış durumda.

(2HBN Editör Notu: Oyunun 60€’luk versiyonu Origins Edition için verilen fiyattır. Bu versiyonda: Hero Skin’leri, Heroes of the Storm™ için – Tracer Hero, World of Warcraft® için – Baby Winston Pet, Hearthstone® için – Card Back, Diablo® III – Mercy’s Wings ve StarCraft® II – In-game Portraits içermektedir.

Oyunun 40€’luk normal versiyonu da bulunmaktadır. Bu versiyon sadece oyunun bir kopyasını içermektedir.

Ayrıca Aral ve D&R’a baktığımızda oyunun PS4 ve XboxONE versiyonları

Aral’da: 234 TL

D&R’da: 236,99 TL olarak görülmektedir.

Son olarak Collector’s Edition ise:

D&R’da: Tüm platformlar: 436,99 TL‘dir.

Aral’da ise fiyat: 432 TL)

Sonuç olarak;

Oyunun dizayn direktörü Jeff Kaplan’ın açıklamasına göre, oyunun open beta’da gördüğümüz hali neredeyse 25 Mayıs’da karşımıza gelecek versiyon 1.0’daki haline denk. O yüzden OW canlıya alındığında da bizi herhangi bir kötü süprizin karşılayacağını düşünmüyorum. Oyunun şu halinde mutlaka ince ayar atılması gereken karakterler ve haritalar bulunuyor. Bu bahsettiğim konular dışında OW’ın, bu tarz oyunların takipçisi olmasanız bile yüzünüzü güldüreceği aşikar.

2016/17 sezonunun en eğlenceli oyunlarından biri bizi bekliyor. 25 Mayıs’da görüşmek üzere…

Radiohead - Burn the Witch

Radiohead – Burn the Witch

No Man’s Sky